7 Aralık 2010 Salı

Havada duman hayattan muaf/ Bu sene böyle kalsam ne tuhaf

Erzurumda görev yapıp görev süresi medeni hali nedeniyle dolan ve gurbete giden pıtırcığımın; rötarlı bekarlığa vedası için yanına gittim. Köyden indim şehire edalarında takılınca, boncuklarım ellerinden gelen bütün verimlilikleriyle bana şehir turu attırdılar:P İlk gece SALSANAT isimli barda YÜKSEK ROCK'M isimli rock grubunu dinleyemeye gitti. Damsız alınmaması, geniş repertuar seçimi, öğrenci topluluğunun çokluğu oldukça iyiydi.

Eğlencemizin ortalarına doğru; ogece kendi nikahı için İstanbul'a uğurladığımız boncuğumuzun ev arkadaşı tarafından gelen mesaj bizi bizden aldı... "Git... Git... Gitme dur ne olursun. Gitme kal yalan söyledim. Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim. Aramızda yaşanacak yarım kalan birşeyler var. Gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim..."

Cumartesi günümüzü Erzurumda açılan ve şehre modern bir görünüm katan AVMde geçirdik. Seçenek azlığından tıklım tıklım olması nedeniyle sandalye kapmaca oynadığımız yiyecek bölümünde uzak kaldığım lezzetlere tekrar kavuştum. Karstan gezmeye gelenleri anlayışla karşıladım:))) Sonrasında kocaman XLL kova mısırla AV MEVSİMİni izlemeye girdik. Ortalara doğru olayı çözsemde oldukça iyi bir polisiye filmiydi. Ahmet Ümit'in kitaplarındaki kurguları anımsattı bana. Sonuç olarak bizim şehrin caddelerinin Erzumun sokakları olması nedeniyle kendimi Türkiye'den Amerika'ya uçmuş gibi hissettim. 2011 kış olimpiyatlarının bu sene Erzurum'da yapılacak olmasından dolayı yapılan atlama kuleleri şehre farklı bir havada katmış. Gelişimi görmek güzel. Aynı performansı kendi şehirciğimide diliyorum:((
Birde Boncuğum herşey güzel gönlüne göre olsun. 2 yıl sonra Kıbrıs'ta görüşmek dileğiyle.....

Erzurum'da birde süpriz bir telefon araması aldım. Taa İstanbul'da çalışırken tanıştığım ve vedalaşırken yukarıdaki resmi, yazıyı ve resimdede çizdiği gibi kendi eliyle yaptığı bilekliği hediye eden 11 yaşındaki Zeynep. Sosyal Bilgiler dersi için hazırlayacakları Yılbaşı kartpostalını bana yollamak istiyordu ve bunun için adresimi istiyordu. O esnada başka hiçbirşey bana gurur veremezdi ve iyi hissettiremezdi. Teşekkürler sanada Zeynepçim;)

19 Kasım 2010 Cuma

MERHABA DOSTUM HÜZÜN

Evde bir bayram havası bitti, aldı Denis'i bir hüzün havası başladı:( Bakalım nezaman gidicem tekrar İç Anadolu'dan öteye... Zaman su gibi akıp geçiver olur mu?

GÜNÜN SÖZÜ:Kadın kapris yaptığı, konuştuğu sürece sorun yoktur. Bu çözüm aradığı ve umudu olduğunu gösterir. Asıl sorun sustuğu zaman başlar.

1 Kasım 2010 Pazartesi

SALTANATLIK SONA ERSEDE EVRENDEN TORPİLİM VAR;)

Panoromik çekimlerle kopuk aile saadeti fotoğrafları çekinmek, kuzen buluşması yaşamak, ilk yeğenin ATATÜRK'ün resmini severek ATA şiirleri okumasını dinlemek ve tarafından İstiklal Marşı ile uyandırılmak, ilk marşı öğrenirken babasının "Korkma, sönmez..." diye başlayan cümlesine "Korkmuyorum Babacım!" demesine saatlerce gülmek İSTİYORUM!!!

Kombinimi ÇANTA:Htj'den, AYAKKABI: Tosh'dan diye betimlemeyi, hergün yeni bir kreasyonla dışarı çıkmayı, Tosh'u özel şoförüm gibi AVMye çağırıp sonrasında servise binip gitmeye kalkışmayı ve buna hayıflanma ile karşılık bulmamayı, ilk nar ekşili pırasa yemeğime talep görmeyi, hergün yeni diyete başlayan fil(cik) olmayı(:p) İSTİYORUM!!!!


....hep böyle bakmayı istiyorum:)

Hayat merdivenlerini patır patır ama sindirerek çıkmayı İSTİYORUM!!!ES-ESimle gurur duymayı, sevmediklerimin ES-ESime gitmesini kıskanacak kadar memlektimi sevmeyi İSTİYORUMM!!!

Eşsiz lezzetlerime çok uzak kalmamayı İSTİYORUM!!!

Sevilmek, sevmek, sevindirmek İSTİYORUMMM!!!
Kürkçü dükkanına geri dönünce böyle kalmamayı İSTİYORUUMMMM!!!

NİYE İSTİYORUMKİ? ZATEN EVRENDEN TORPİLİM VAR!!!! HEPSİ VAR:))))

26 Eylül 2010 Pazar

HER LİMANDA BİR SEVGİLİ...?


Bir yandan enaz 3kişiden 2sinin kurduğu HER LİMANDA BİR SEVGİLİ cümleciği, bir yanda ekranlarda boy gösteren ÖYLE BİR GEÇER ZAMANKİ diziciği bir yandan üsteki resimcik... Ama benim güven sorunum var ey hayat! Yorma beni olur mu?

19 Eylül 2010 Pazar

KOCAMAN BİR YİHUUUUUUUU...


Aklımın uçundan hiç geçmezdi bir ay Ankara'da olacağıma sevinmek:) Şansım yaver gitti sonunda ve kursa gidiyorum ekimde gri şehre... Yaşasın çılgınlar gibi eğlence, alışveriş, gezmece, şımarmaca:) Bekleyin beni anacım:P

10 Eylül 2010 Cuma

"HAYIRLISI"....

Biliyorumki başlığı görünce genemi referandum cümleleri diyeceksiniz ama alakası yoğdur:) Tamamen ev arkadaşımla üzerimizde dolanan kara bulutun lanetinden koruduğuna inanılan sihirli sözcüktür kendisi;)Şimdik bayrama uçak bileti almak konusunda elimde olmayan nedenlerden dolayı geç kaldığım için ve fiyatları dudak uçuklatan düzeye yükseldiği için bayrama gidemedim:( Herkese şeker tadında bayramlar o yüzden...Benim yerimede bolcana tıkınmalar. Gurbettede bayram geçirmek zor biliyooormuuuusun? Bayram çocukları gibi hevesle giyinip kös kös oturuyorsun evde:( Neyse konumuz olan kara bulutun lanetinden bahsedeyim azcık. Geçtiğimiz cuma mesai çıkışı cüzdanıma el attığımda baktımki paralar yürümüş gitmiş. Pazartesi iş yerini görüntüleyen kamera görüntülerini bir sürü prosedürü aşarak izledim. Anlamlandıramadığım bana bukadar işlem yaptırılmasına rağmen sivil girişli birinin elini kolunu sallayarak içeri girmesi ve bütün bölümleri kimse sende kimsin demeden talan etmesiydi. Neysee... Sonra giriş kaydı olmadığı ama görüntüleri olan zanlıyı polise yansıtalım mı yansıtmayalım mı derken zanlı salı günü tekrar sahalarda görüldü, tanındı ve yakalandı. İşte işin hazin kısmı burda başlıyor:( Henüz 13 yaşında boşanmış ve terkedilmiş bir ailenin çocuğu. Ailenin gelir kaynakları var ama çocuk kleptomania hastalığı olmalı ki daha öncedende benzer vukuatlara karışmış. Sonrasında annenin üzgün tavrına ve çocuğun gözlerimin içine bile bakamamasına üzülerek şikayetçi olmaktan vazgeçtim. Taa kiii... Akşamında fotoğraf makineminde olmadığını farkedene kadar! Ertesi gün ailesiyle tekrar iletişime geçtim ve fotoğraf makinemin 20 ytl kadar(ki iki yıl önce 500 küsüre almıştım) komik bir rakama satıldığını öğrendim. Bukez devreye çocuğun dayısı girdi ve yeni bir fotoğraf makinesi alınarak olay el altından kapandı. Şimdi sorguladıklarım ve saptadıklarım;
1. Aile problemlerini çocuklara yansıtmak nelere sebep olabilir? Annenin gelir gelmez asıl konumuzdan sapıp babayı kötülemeye başlaması, farkındaydık ama emin olamadık bu huyundan deyip şimdiye kadar hiç bir önlem almaması, çocuğun kazandığı iki üç kuruşa göz dikip eline para vermeden hadi bana sigara al diye yollanması... Bunlar çocuk gelişimi açısından nekadar doğru?
2. Çocuğun bu durumu yadırgamış gibi yapıp önce inkar sonra itiraf etmesi ama fotoğraf makinesinden olay boyunca hiç bahsetmemesi nekadar doğru?
3.Çocuğun kamera görüntülerine yansıyan usta ve umursamaz tavırlarına rağmen şikayetçi olmadan salıvermek ne kadar doğru? Vicdan mı kurallar mı öncelikli olmalı?
4. Güvenliğinden emin olduğunuz bölgenin bile güvenli olmadığı, aslında heran tetikte ve paranoyakça davranmak gerektiği ne kadar acı?
5. Bu olayda herşeyi yeni öğrenen ve eğitimci olarak öncesinde önlem alabilecekken artık çok geç kalmış olan dayı ne yapmalı? Dayı yeni evliliğin borçlarını kapatamazken düştüğü mahçup durum karşısında herşeyi yapmış olması nedeniyle nekadar suçlu?
6.Vekalet davalarıyla ebeveynler arasında paslaşan çocuğun sonu nekadar parlak?
Hepsi vicdan yoklayan kafa kurcalayan sorunlar... Benim açımdan olaylar kaç gün uğraştırıp üzsede fotoğraf makinemin yenilenmesiyle sonuç buldu. Herkes için hayırlısı.....

8 Eylül 2010 Çarşamba

...................

Gurur mu? Hıııh hiç işim olmaz....

5 Eylül 2010 Pazar

"SIKİNTU YOK!" EKİBİMLE ŞAFAK AYDINLIK DEMEDEN ÖNCE SON DEMLER...

Bir zamanlar gezen tozan, birarada olmaktan mutluluk duyup enerjilerini etrafa yayan hadi şu 4.kattan atlayalım deseler hepsi birden aynı şevkle tamam diyen "SIKİNTU YOK!" grubu vardı. Sonu hazin oldu. Ekip apayrı şehirlere dağıldı yaşananlar hatıralarda, resimlerde kaldı. Kırık bacaklı Spanky bile bu duruma çok üzüldü ağlamaklı bakıverdi objektiflere:)
Artık var ama...:(

"Sıkintu yok" izlerini geriye bırakarak yollardaydı...
... rahattı, konforluydu, dolu doluydu....
BİRİNCİ GEZİ: ŞEYTAN KALESİ


Hoppidikliğim gene had safhada:)


2.GEZİM: KARAGÖL

Nasıl bir doğa harikasıdır burası ya.. Resmen kartpostal görüntüleriyle huzur veriyor bana. "SIKİNTU YOK"un Y fertleri göle girmeyi bile denedi:) Dayanamadı bu eşsiz manzaraya:P

Gölün sahipleri bile manzaranın keyfinde:)
3.GEZİ YERİ: İSHAK PAŞA SARAYI-DOĞUBEYAZIT/AĞRI
Efsanevi Ağrı'nın maketleri



Vee ihtişamıyla tüm T.C.li alpinlerin rüyalarını süsleyen Efsanevi Ağrı Dağı!!!!
4.GEZİ YERİ:IĞDIR


Ermenilerce yapılan soykırım anıtı ve müzesi
Nuhun gemisi