26 Ocak 2010 Salı

Koşturmaca!

Buaralar gene sebepsiz koşturuyorum, gene zamana yetişemiyorum ve hergün yeni bir olayla,duyumla dumur oluyorum. Şimdik Efem, son postumda bahsettiğim üzere bir haftadır Bedrikle haşır neşirdim. Minik kuşum, ceylan gözlüm bana dehşet ciciler getirmiş üstelik de acayip midemi şenlendirmiş bulunmakta... Tarif edilemez bir mutluluk içindeydim bir hafta. Ana gibi yar olmaz... Ağlarsa Anam ağlar, gerisi yalan ağlar... diyerek Annişimin ardından gelen yas sürecime kısa bir dönüş yapayım:( Nasıl seviyorum seni bir bilsen...
Buda annemin yeni keşfi biskremli dilim pastalar. Lezzet ötesiydi. Hem yapılışı kolay, hem de hafif! Tarifide bana kalsın ehe:)

Bu cicilerde Annişin, Teyzin ve Htjnin ortak çalışmalarının sonucu. Örnek alıp, örmeye kalkmayın zaten bütün işyerindekilerle aynı model şalı takınmak zorunda kalıcam yakında...;)Kıskançmıyım neyim yahu? Ne tarif veriyorum, ne örnek! Ama napalım yeminli bunlar dermişim:p



Bu haftaki doğumgünü eğlenmecesi diğer doğumgününden daha kalabalık ve çoşkulu gerçekleşti. Sanırım artık dökcek kurt kalmadı:P Bunun sonundada bir karagöl yapsaydık fena olmazdı hani;)

Cumartesi ise hem sevinci hem hüznü birarada yaşadım. Çünkü Bedrik Es-Es'e geri döndü ve Biber misafirim oldu:) Annişimin yasını; havlamayan, isteğini tasmasını alıp bekleyerek ifade eden, tüm ikazlara uyan Golden'ımla atlattım. Yirim ben onu yaa... Ama duygusal bağ kurduğu havluyu salya yapmaktan dolayı seni cezalandırıyorum Biber Efendi bilesin! Cezanda karnında birgün uyamak;)




Birde davetsiz bir misafirim vardı. Conversimi sıcak yuvası benimsemiş şaşkın kedicik:)



Anadolunun uzak doğusuna ait yeni saptamam şu ki insanlar burda fazla cesur! Yelpaze oldukça geniş.( Duyurulur!) Ayrıca beyaz atlı prens yanlış bünyelerde hayat bulmasın, Eros işini düzgün yapsın! Nütfen ama....


Lapa lapa yağan karda yere yatıp Kelebek hareketini yapmanın mutluluğuna doymamak, çocuk ruhumu hiç kaybetmemek tek dileğimdir!


NOKTA.

16 Ocak 2010 Cumartesi

MACERACI RUHLAR COŞARSA:)

TARİH:15.01.2010
KONU:Macera başlıyor...
Dün öğrendimki samimi olmadığımız bir iş arkadaşımızın doğum günü ve davet edilmemişiz! Ee kambersiz düğün olamayacağı için azcık laf çarpıratarak azcık arsızlık yaparak(napalım patlamaya hazır enerjimiz vardı!)kendimizi zorla davet ettirdim:P Sonra partiye katıldık. Başlangıcında aman bunun içinmiydi bütün emek, uyku modu müzikleri, 40ını aşmış teyzeler amcalar derken gecenin ilerleyen saatlerine doğru gevşeyen, ruhu genç kalan, gençliği macera dolu olan, muhabbeti kahkaha yüklü ekiple eğlence doruğa ulaştı! Yalnız trompet sesi eşliğinde danslar edildi. 40lık genç delikanlının "Gazoz içermisin?" "Ben yardımcı olayım;)"lı Nuri Alço replikleri ve çapkınlık maceraları her defasında kırdı geçirdi. 03:30 da minik orkestra pes etsede bizim ekip pes etmedi, naralar atıldı, telefonlardan yükselen seslere eşlik edildi. Sonra ekibin uçarısı" Çıldır Gölü'nün üstünden 04:32de güneş doğuyor, doğuşunu seyredelim mi?" diye bir fikir atınca maceracı ruhlar coştu! Kahvaltıda yaparız, foto çekiniriz, halay çekeriz, donmuş gölde yürürüz, kapartonun üstüne yatıp yıldızları seyrederiz.. Bla bla... Sonra yarım saatte almayı planladığımız yolu; rampları iki üç deneme sonrasında çıkabildiğimiz, alkolün verdiği rehavetle( adrenalinin yanlış kullanımı!) düşük hızda gidebildiğimiz için bir saatte aldık. Karanlıkta beyaza yolculuk umduğumuzdan uzun sürmesine ve rotanın daha ilerisinde bitmesine rağmen güneş bir türlü kendini göstermedi. Yılmadık. Yolda ısınmak amaçlı halay çektik. Isınan kaportada ısınmak için kapıştık. Yolda susuz kalınca bagajda bulunan kolayı içme savaşı verdik. Sonunda pat diye etrafı beyaz bir aydınlık aldı ama Red Kitteki gibi turuncu topun birden doğması sahnesini göremedik. Yinede çok eğlenceliydi. Fotoğraf makinemin sarjı tükenincede hatıralarımızı sadece hafızalarımıza kaydettik. Dönüş yolunda virajı alamayınca uçuruma ramak kala spin atıp 360 derece dönüş gerçekleştirip yoldan çıktık. Ufak bir kaza atlattık. Herkes şoktayken benim suratta adrenalinden dolayı ablak bir sırıtma vardı. Sanırım sıyrık bir bünye var bende:)) Unutulmayacak, unutturulmayacak Doğum günü nedeniyle İyi ki doğdun Ahmet!
Bu şehre gelişimin çöküş döneminde ilk olarak gitmiştim Çıldır Gölü'ne. Ozaman Sarı balık nam_ı diğer Sazan balığı yemiştik. Donmuş göl fotolarını şenliğe saklayaraktan sonbahara ait fotolarından ekliyeyim şuracığa...

Birde yarın Bedrik geliyor! Yuppidik:) Tam ihtiyacım olduğu zamanda hızır gibi yetişti minik kuşum....

12 Ocak 2010 Salı

BENİM HALA UMUDUM VAR!

Acilen üfürüğü-tükürüğü kuvvetli, kurbağa bacağı lezzetli hacı hoca takımı aranıyor:( Artık saçma bulduğum yollara başvurucam, muskalı Deniz olarak dolanıcam etrafta bu peşimi bırakmayan lanet olasıca lanet yüzünden!Hırrr... Barışık olmaya çalışıp, gelip geçici ters şans olayı,gülüyoz işte ha ha ho hoo... dedikçe katlanarak benle yaşamaya başladı bu aksi şans! Artık insanlar "Eee sen olunca, Deniz, normal!" deyip başıma gelenleri olağan karşılamaları üstelik bu duruma kahkaha efektleri katmaları canımı feci sıkmaya başladı. Deniz'in istediği menü hiçbirzaman kalmaz, üç kişi yolda yürürken araba Deniz'i çamurlu suyla banyo yaptırır, birtek Deniz'in fotokopisi yarımdır, kalan tek askı kırıktır ya da kırılır, seçtiği çatal yamuktur, saunada saç kurutma makinesi Deniz'e gelince bozulur, işten kaytarmaya kalkışsa anında yakalanır,kuralarda bulaşık sırası Deniz'e kalır, en dandik odaya mahkum olur, "yok ya bukadar da değildir" denilip deneme amaçlı çekilen kısa çöp hep Deniz'e kalır! Evet.. O arıza çeker Deniz benim! Kader:(( Secret mantığıyla kötü düşünce olumsuzluğu çeker, gül-geç tavrını takınsamda gideceği yok aksi yaşamın:( Kıştt.. Seni olumlu düşüncelerimle kovucam pis şans, benim hala umudum var tağam mı! Bir gün şans bana da gülecek ozaman son gülen iyi gülecek:))) Hıh! Buarada yetkililerden ricam, müzik kanalı dinlerken peşpeşe Sezen Aksu, MFÖ, Candan Erçetin klipleri yayınlanmasın! Hatıralarıma boğuluyorum, bana birşeyler oluyor, fena oluyorum:(((( Telde sevdiklerimle gizlemeye çalıştığım hıçkırıklarla konuşmak istemiyorum... Nütfen ama!
Neyse acil çıkış kapısından yüreğimin karanlık bölümünden huzur kısmına geçtim. Ohh.. Hayat güzel! Tezek kokulu şehir,dallarında kargalar mahkeme yapıp idam kararı aldıkları karlı ağaçlar yine de güzel! İşte yere paralel yaşamın aktiviteleri...
  1. YÜN İP-ŞİŞLE HAŞIR NEŞİR OLUP ATKI ÖRME VE ÖRDÜRME...(Annişime,teyzoşuma, iş arkadaşıma ve kendi benliğime.. Fotolar çok yakında! Flash flash!)
  2. KİTAP KURDU OLMA
  3. FİLMKOLİK OLMA (Up,Aynalar vb.)
  4. ARABA VINLAMACA(yuppidik teorik sınav geçile, direksiyonda usta olmaya and içile)
  5. AYŞE TÜTER'E RAKİP OLMA(Birzamanlar geyik konusu olan Deniz'in hamur ve tatlı tarifleri el kitabını tekrar hayata geçirme:P)
  6. SOSYALLEŞME

Özellikle 5.maddeye riayeten sevgili http://kelebekatolyesi.blogspot.com/ blogunda eğlenceli oyun start aldı! Gelecek gösterecek zevkli ve yaratıcı beyinlerin ürettiklerinin eğlenceye dönüşümünü;))

Birde şimdiden Valentine's day kıyafetim de hazır:p

9 Ocak 2010 Cumartesi

MEŞAKATLİ YOLUN ZAFERİ...

Aşağıda okuacağınız hikaye Uzak Doğunun(!) en büyük problemi olan ulaşım sorunu ve Ben Deniz'in kronik bedeviliğinin nüks olmasıdır. Yeni yıla sevdiğim insanlarla gireyim, tüm yılı güzel geçireyim ba(a)bında -ki külliyen yalandır yoksa geçen yılı ele alırsak bütün yıl İzmir'de olmam gerekirdi- Van'a gitmeye karar kılmıştım. Gelgelelim 31 aralık öğlenine; Erzurum'a kadar yolda herhangi bir duraklamada %90 ihtimalle Van otobüsüne rastgelip hemen o otobüse zıplama vaadleriyle (hep problem çıkaran!) yerel bir otobüs firmasıyla yola koyuldum ama verilen vaadler fos çıktı ve Erzuruma kadar 3 duraklamada sırt çantamı sırtlanıp indirildim, yanlış ihbar nedeniyle geri bindirildim. Nasılsa yol boyunca "Bir bayan yolcumuz var. 16 arabasına yer ayırırmısınız?" konuşmalarına şahit olduğum ve en olmadı Erzurum'dan binerimlerle kendimi telkin edip Erzurum'a geldim. İşte asıl hikayenin orada başladığını ozaman anladım. Çünkü hayali bir otobüse yer ayırtıldığını, en yakın sefer 23:30 da olduğunu ve de dönüş biletide kalmadığını... Ne ileri ne geri durumu! Üstelik Erzurumdaki arkadaşımda çoktan Van'a doğru yol almıştı. Bu durumda bana bilet ayarlayan arkadaş önce bir posta fırçalandı, ev arkadaşımın geri dön, muavin koltuğu ayarlanır çağrısına rağmen iş inada bindirildi! Deniz Doğu'nun zorluklarına karşı çıkacak ve bugece ne olursa olsun Van'da olacaktı. Benim isyankar halimden muzdarip halk olaya el attı ve 17'de Van'a 1.5 saat uzaklıktaki Tatvan'a otobüs bileti alındı. Yolculuk ise tam bir fiyaskoydu. Önce Erzurum'dan Muş'a geçtim. Arkamda sürekli "Kime,nereye, niçin gidiyorsun? Kiminle gidiyorsun? Nerelisin? Kiminle telefonda konuşuyorsun?Ne iş yapıyorsun? Evlimisin? Bekarmısın? Kaç kardeşsin?" sorularına maruz kaldığım ankatör teyze ile hem de! Bir ara saçımı okşamaya kalkması, ağzıma poğça sokuşturmaya çalıştırmasıda bonusu! Pıf.. Muştan Tatvan'da da bir araç değiştirdim. Son yolculuğumda koridorlarda bile yatan bir araba dolusu abaza askerlerle geçti. Resmen süründürdü. Kulağımdan girip beynimi tırmalayan berbat ötesi müzikleri nedeniyle( sayelerinde Elfidayı bukadar kötü bir ağızdan dinlemekten ötürü bir daha asla dinleyemicem) "Ne mutlu Türk'üm" diyebilme gururunu yaşadığım ve duyduğum sloganlar ajite etsede azınlık olarak sessiz kalma yükünü taşıma nedeniyle,Kahpe Bizans'ı VCD de izlerken kattıkları iğrenç yorumları nedeniyle... Ohhhhhhhh! 3...2...1... Hoşgeldin 2010 sloganlarıyla giremesemde,Tatvan olarak planlanıp Van'da 01.01.10da 01:30da noktalansada,yolda telin sarjı bitmesin diye kapatınca ve arkadaşlarım otobüs firmalarından ulaşım saatlerini öğrenirken "Bu saatte hiçbir firmanın Tatvan'dan otobüsü gelmiyor ki..." yanıtı alıp panikleselerde, arkadaşlarımı görünce bütün stresimin yerini öferik mod alarak ZAFER BENİM olduuuu:))) Zafer mutluluğunun gözlere yansıması =]
Gelelim Van'da vakit nasıl geçti?
  • Van'da meşhur olan Van kahvantısını denedim. Otlu peynir(ıyk), cacık(süzme peynirli-otlu bir lezzet. Imm...),Amet( Kaçak diyarbakır çayı. Uvvvv...) ve gerisi bildiğimiz lezzetler.










"Bak hele bak" dan bakınız:)













  • Bir alışveriş merkezinde "GECENİN KANATLARI"filmini seyretmece.. Öncesindede espirili t-shirtlerine bakarken alakasızca geyik yaptığımız için dükkan sahibinden "Herkes çok biliyor. Çok gülüyorsunuz. Sizin gidin. Huzur verin. Ben müzik dinlicem." şeklinde kovulmaca... Zuhaaa:)))



  • Lugatıma aşıma uğramış kelime ve cümleler katmaca.. "Hoğcammm. Nassın?". Bir yerden çıkarken "hoşgeldin" demek(?). "Buraya çöp dökülürrr?" ile soru sormak. "Hoğcam Kur'an Kerim getirdim."



  • Van gölü gezmesi...


















































  • Star 2000de eğlenmece... Eller havaya yapmaca...






























  • Rus pazarından İran'dan gelen(buda garip bir çelişki tabi) yeni ganimetler almaca...