28 Mart 2010 Pazar

VAHŞİ GÖRÜNÜMLÜ MASUM İGUANA

Bugün petshop görünce şuursazca açtım kapısını ve daldım içeri. Arkadaşlarımda doğal olarak peşimden. Sonra hamster, japon balıkları ve su kaplumbağlarının fiyatlarını öğrenirken bu İguana çarptı gözüme. İş yeri sahibine bakabilirmiyiz diye sorunca hiç hayır demeden çıkardı ve en atak olan ben kolumu uzatıverdim kendisiyle tanışmak için. Önce birkaç dakika bakıştık. Sonra kendini saçlarıma attı ve saçlarımı yaladı. Arkadaşlarım tiksintiyle irkilerken otçul bir hayvandan ne zarar gelir mantığıyla arkadaşlığımı sürdürmeye devam ettim:) 300 YTL olmasaydı odamın duvarına sarmaşık yaptırıp konduverirdim belki onu oraya:P 7 yaşında ve 30 cm şuan. 17 yaşına kadar yaşama hakkına sahip. Hemde büyüyerek. Ürkütücü görünsede ve garip bir deri yapısı olsada yinede sevimli geldi bana. İlerde yazlığım olursa böceklerle savaş vermemek için bu soğuk hayvandan edinebilirim belki:)))


Buarada düşündümde Survivor ya da Fear Factor'a katılsam çok da zorlanmam herhalde:)
Bir de bugün dinleyip beğendiğim(kuzen sağolsun) şarkı, keşke yüklemeyi becerebilsem, DANİEL MERRİWEATHER-NOTHİNG İMPOSSİBLE FOR YOUR LOVE!

27 Mart 2010 Cumartesi

BADEM...

" BİR AN İÇİN ÜMİTLENDİM
BELKİ BENİM OLURSUN DİYE
YALAN AŞKI KABULLENDİM
YALAN OLSANDA GEL YİNE
BİR AN İÇİN ÜMİTLENDİM
BELKİ BENİ SEVERSİN DİYE
YALAN AŞKA GÖĞÜS GERDİM
RÜZGARIM OL ES YİNE"
BADEM
Bademin şarkılarına bayılanzi, benim psikolojik durumuma şarkıları nasıl hep denk gelenzi? :?

25 Mart 2010 Perşembe

ACIMIZ ÇOK TAZE:.(

Çalışma arkadaşımla tam bir ekip çalışması içindeyiz. Aslında ben çalışma arkadaşıma ayak uyduruyorum desem daha doğru olur. Onun kadar gönüllü olamam istesemde çünkü. Yeri gelince basketbol maçını bırakıp koşturacak kadar içten yapıyor işini. Peki ne mi görevimiz? HAYVANSEVERLİK! Açıkça olanı o bir hayvansever, bende bir alt katmanı köpekseverim( Birde atsever, yunusseverim:P). Öyle garipsemeyiniz lütfen! Yanıma yanaşan kediyede tekme sallayanlardan, bakalım dört ayağının üzerinemi düşecek diyenlerden değilim; mıncıklamadan kurtuluşu yok benden:) Çalışma arkadaşım ise Toprak ve Su isimli köpeklerinin dışında sokak köpeklerine sahip çıkan, artan her yemeğini paylaşan,belediyenin zehirlediği köpeklere en içten üzülen, mesai saatleri dışında hamile eşiyle beraber hayvanlara vakit ayıran, kırık bacaklı Spanky(kedi)'e hergün pansuman yapan tam teşkilli bir hayvanser. Gelelim bugünkü öykümüze. İş yerimizin geniş bahçesinde yer edinen Gundik(köpek), Spanky, Bedri(kedi) ve İsimsiz(kedi) ekibine yeni bir Pondif katılmıştı. Gelmiş geçmiş en uslu çoban köpeği. Herkese kendini sevdiren, sevildikçe bebek gibi kıvrılan, güneşin altında yatmaktan başka kimseye zararı dokunmayan, Spankynin şımarıklarına bile tepkisiz kalan yavrucak. Bugün azrail meleklerin peşindeydi ve bu yavrucağımın canını çalışma arkadaşımın arabasının altında aldı. Bu acıyı hakketcek ne yaptı? İroniye bakınki sadece 30 saniye önce sokaktaki başka yavruyu beslemekten başka... Erkekler ağlarmı derseniz, hayvan seven insanda seveceği için ve duygusal olacağı için, öyle bir ağlar ki benimde gözyaşlarımı akıtacak kadar! Huzurla yat yavrum, Pondifim, seni şimdiden özledim:( Benden destek bekleyen arkadaşım acını paylaşıyorum:.(
Birde burdan ders çıkarılacak başka bir nüansda bu olay başkasının başına gelse bizim acımızın onda birini anlamazdı. Hatta bu yazıyı okusa, 21. yüzyılda kızamıktan ölen çocuklar var diye saçma bir bağlantı bile kurabilirdi. Misal;
X:(Coşkulu bir şekilde) Bende bir yıl önce otobanda 150 ile giderken, bir köpeğe çarptım. Puf oldu:)
BEN:(İçim daha çok burkularak) Ya ne biçim anlatıyorsun. Sanki bilgisayar oyununda düşman öldürür gibi.(Kızgın ifade)
X:Peki peki... Mezar taşına ne yazmışlar?(Alaylı bir ifade)
BEN: Puf oldu! (Kızgın ifade ile ortamdan uzaklaşmak)...
Çalışma arkadaşımı arabasından çok köpeğe üzüldüğü için bir kez daha kutluyorum! Aynı duyarlılığı herkesten bekliyorum...
Buarada bugün sırf Pondifin resmini çekmek için foto makinemi götürmüştüm:..((

21 Mart 2010 Pazar

ANİ BİR KARARLA "ANİ HARABELERİ"

Cumartesi günü evde, evlere şenlik bir kahvaltı keyfi yaparken kahvaltıya davetli arkadaşımızın "Haydi gezelim" ısrarlarını hiçbirimiz sallamamıştık. Taa ki elinde kiralıdığı arabanın anahtarını sallayana kadar:) Pavlov'un koşullanması gibi anahtarı görünce herbirimiz jet hızıyla hazırlanmaya koyulduk. Hedef Kars ileriii... Ama benim şansızlığımla aklınca dalga geçen arkadaşımında ogün ters şans peşini bırakmadı. Önce benzin almak için durakladığımızda arabanın ön tekerinin indiğini farkettik. Mersem teker patlak ve jant yamulmuş olduğundan oldukça vaktimiz çalındı. Sonra telde konuşurken kasap ehliyetli trafik canavarının arabasıyla dokunduğu arkadaşım yeri boyladı. Hafif dozajlı kaza geçirdi:( Bütün fotoğraflarda ısıtmayan güneşe maruz kaldığından zaten apak olmasının yanında, birde nurlu gözükerek silik çıktı. Yolculuk boyunca, ev arkadaşımın nişanlısının direksiyona geçmesine kadar olan sürede tüm ışığı absorbe etti ve zaten arabanın amortisörlerinin bitik durumda olmasından dolayı tüm tuzak gibi Cennet-cehennem mağaraları gibi çukurlara denk geldi. Eee benle uğraşmayacaktın Genç! Senin için çantamda Vodoo bebeği taşıyordum, cebinede büyü torbası attım:P

Burasıda mola verdiğimiz Niagara şelalesi:P

İşte kiralık arabamız ve "Ani harabeleri"
Arkada sınır olduğu için görünen Ermeni köyü ve yıkık köprüBizans tarafından yapılmış ve yıldırım nedeniyle yıkılmış kilise
Yarasaların mekanı büyülü bina:P
Ani harabelerinde iliklerimize kadar donduktan sonra ardından bir güzel yemek sonra azcık medeniyet görüp kürkçü dükkanına geri döndük.Birde anladım ki bana araba ve SLR fotoğraf makinesi farz...Bunlarda kitap rafında önce kapağı sonra tanıtım yazılarıyla ilgimi çeken yeni kitaplarım. Umarım içerikleride ilgimi çeker. Sizi kemirmek için sabırsızlanıyorum.

18 Mart 2010 Perşembe

ORDAN BURDAN ŞURDAN..

21 MART ŞEBO KONSERİ:
Genç ruhlarını kaybetmiş satış, tırsak tayfa tüm umudumu kırdınız ama:(( Ağlasam sesimi duyarmısınız mısralarımda:(((
ŞEHİTLERİ ANMA:
18 Mart şehitlerini anma tırmanışı için gönüllü olarak birkez daha Çanakkale-Kaz dağlarına tırmanmak için zamanı geri sarabilirmiyiz? :(
MEMLEKETTEN GELEN ARMAĞAN:):
Ev arkadaşımın nişanlısı uzak diyarlardan, Almanya'dan hediyesi ile geldi. Yuppidik durumları gene! Şamdanın üstüne koyduğum marzipan yağı ile odamın kokusu ne güzelde değişti. Birde çikolarıyla ağzımın tadıda değişti. Immm... Buarada Helen Tosh'a itafen; Romadan sende yap şu garibana bir jest yahu! Ehe:))


SPOR KARŞILAŞMASI:
Geçen haftasonu duydukki kurumlar arası masa tenisi turnuvası varmış, meraklı iki arkadaşla gidelim bir bakalım dedik. Son anda kuralara yetiştik ve bayanlarla, erkekler kategorisine iki arkadaşımızı dahil ediverdik. Sonuç ne mi oldu? 6 kişilik bayanlarla, 30 kişilik baylarla oluşan çekişmeli tunuvada, tek kişilik bendenizin tezahüratlarıyla haybeden birinci olduk:) Gelsin madalyalar, başarı belgeleri, tenis raketi ödülleri:)
SINIRLI YAŞAMDA SINIRSIZ EĞLENCE:
Her haftasonu vur patlasın, çal oynasınlara kesintisiz devam. Hatta davullar, kanunlar sussada dinmek bilmeyen enerjiyle sabahlara kadar devam:) Seviyorum bu enerjik ekibi yaa.. Birde promili bukadar zorlamaktan sonra karaciğerimide zorlamaktan feci şekilde korkmaya başladım. Biri bana dur desin. Ayrıca ispirtoyla ateşin birleşiminden sonra kavrulan çam fıstığı yeni bir lezzet gayri bundan sonra bizim için.


NEHRİN DENİZE DÖNÜŞÜ:
Kargaların kendini martı zannettiği, evlerin ve futbol kalelerinin cazibesine kapılıp benliklerini teslim ettiği, eriyen kar sularının coşturduğu Kura nehrinin denize dönüştüğü bir hikayedir görecekleriniz...




HAYATA MERHABA:
Eşsiz güzellikte iki çift göz, dünyaya göz atmak için, göz kapaklarını araladı. Adıda ortak istek İnci Mercan Ela oldu. Hoşgeldin Pamuk Prenses. Biz büyüdük ve kirlendi dünya... Dilerim sen tüm melek masumiyetinle kalırsın.


GEÇ İZLENEN BİR FİLM:
"Güneşi gördüm." Her sahnesinde oldukça hüzünlendim, ülkenin çıplak gerçeğine üzüldüm ama en önemliside travesti rolüyle kendimce Altın ayı, Altın portakal bilumum ne kadar ödül varsa hepsiyle ödüllendirdiğim Cemal Toktaş! Zaten merak edip gene uzak doğunun dezavantajıyla izleyemediğim "ADINI SEN KOY"u daha bir merakla izlenmek istiyorum

YENİ KEŞFEDİLEN YENİ BİR TV PROGRAMI:
Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu,Sunay Akın ve Nebil Özgentürk'ün sunduğu YAŞAMDAN DAKİKALAR. Evimde Tvim olmadığı, aslında çokda ihtiyaç duymadığım ve sadece işyerimde izlediğim için geç denk geldiğim bir program. Çok eğlenceli ve öğretici buldum. Behlül'le Bihter'in sapkın ilişkilerine üşenmeyip vakit ayıranlar ufku genişleten bu programada hayli hayli vakit ayırabiliceğiniz önemle duyurulur!!! Birde aynı gün denk geldikçe izlediğim Güneri Civaoğlu'nun ŞEFFAF ODAsını izledim. Zülfü Livaneli, Özge Özpirinçci, Sinan Tuzcu ve Serhat Mustafa Kılıç VEDA filmi için konuktular. Sohbeti dinlerken tekrar tekrar Son dönemin en romantik lideri Atatürk'üme hayran oldum. Ruhun şad olsun Atam!
UTANÇ NOTU: Buarada programdan önce ve programın belli bir kısmına kadar filmin adını VEDAT sanıyordum. Hatta kendi kafamda yazdığım senaryoda Vedat'ın gözünden Atatürk anlatılıyor ve ben Vedat'ı Atatürk'ün bilmediğim çocukluk arkadaşı olarak kurgulamıştım! Ehe:)

3 Mart 2010 Çarşamba

****AyArSıZ eNeRjİ****


Gene zahtıma kayak pistleri göründü ve kendimi Kars-Sarıkamış'ın kayak tesislerine attım. Adrenalini bukez iliklerime kadar hissettim. Yusuflarla 3. pistte kayınca özellikle:P Yalnızçamda alışkın olduğum saldım çayıra modunda düz inişler burdaki pistlerde bana aşırı hız yaptırdı. Üstelik 1den 5 e kadar zorlukları artarak sıralanan pistlerde hiç birinci pistte kendimi denemeden 3. piste çıkınca zirvede bayağı tırstım ama sonrasında verilen poh pohlamalarla ve övgülerle sadece 2 kez düşerek pisti tamamladım. Sonrasında mangalda sucuk ekmek molası ve azıcıkda 1. piste hız tutkunu olduktan sonra tekrar cesaretimi toplayıp 3. piste çıktım. Mamafih bukez işler değişti. Bir inişimde dönüşü yapamayıp hızlanarak arkadaşımın üstüne uçtuğum ve o eğime ters ben hızlanarak bayağı bir sürüklendiğim hatta hayatımı kurtarmamış olsaydı ormanlık alana uçmuş olacağım içinmi, cesaretim kırıldığı içinmi, kas yorgunluğum olduğu içinmi bilemiyorum ama ikinci denemmede bayağı zorlandım. Ne ters bir insanım aslında ben! Normal kapasitede bir insan ilk denemede zorlanır sonra olayı kapar ve üstüne katarak devam eder. Bense ilk denemede üstün başarıyı elde ediyorum ikinci denemede falsoyum. Ama azmettim başarıcam ben bu işi. Hatta 3. yılın sonunda kendimi 5. pistte görmek isterim. Abartıp snowboard bile yaparım:p



Tam karşıda görünen pist hedef pistim 5. pist:)

1.pistten diğer pistlere geçiş turnikeleri

Sıcak şarabıyla ünlü Teleferiğin sonundaki bekleme alanı

Hernekadar eğimi belli olmasada yaşamadan anlaşılmaz dediğim 3.pistin bir bölümü

Bunlarda harcadığımız enerjinin üç misli bize geri dönmesini sağlayan Meşhur kaz eti ve mevlana pidesi! Ardındanda ekmek kadayıfı! Of ne ziyafetti ama...
Bukadar yemenin ve okadar yorgunluğun ardından enerjimiz tükenmedi birde Haydi eller havaya yapmaya gittik. Gecenin şarkısı; ÖZLEM TEKİN'DEN "AŞKA DAİR"....
Bu aktivitelerinden ardından bukadarı yetmez daha çok, daha çookk aktivite dedik ve kendimizi Donmuş Çıldır gölünde bulduk.

Fotoğrafta herşey bariz olduğu üzere eğlence maximumdaydı:) Kırılcakmış derdi olmadan gölün üzerinde bacaklarımızı bağlayıp koşmak, zıplamak, Biberle yarışmak, el ele tutuşup dönmek bize hayat sevincini geri verdi.
Aslında göle gidiş amacımız paraşütle gölün üzerinde snowboard yapmaktı ya da doğrusu bumudur tam emin değilim ama kiteboard yapmaktı ama malesef rüzgar yeteri kadar izin vermedi.

Buda bendenizin snowboardla cilveleşmesi:)

" Eğlenmeyi bilmek en büyük yetenek!"

Ardından Çıldır'a kadar gelmişiz ATALAYIN YERİinde balık yemeden gitmek, geleneği bozmak olacağı için alabalıkları mideye indirdik. Donmuş gölde Kızaklı faytonla gezmek "UZAK RENK-AHENK" Şiddetle tavsiye edilir.
GÜNÜN SÖZÜ:"Mutsuz olduğunu düşünenlere, mutluluk; şımarık egoların tatminidir."
Birde bugün Manga'nın Eurovision'da söyleyecekleri "We could be the same" şarkılarını dinledim, beğendim ama yarışma için iddialı bulmadım. Şimdiden bol şans!